Arabayla İstanbul’dan Polonya’ya – Bölüm 1: Belgrad, Sırbistan

Belgrad Gezimiz

Belgrad yazdan kalma oldukça sıcak bir akşam yaşıyordu ve temizlik faslı sonrasında, temiz bir tişört ve pantalon giyip, ilk keşif akşamımıza başladık. Tabii önce karnımızı doyurmak istediğimizden, açık bir yer var mıdır telaşındaydık ama sağolsun oralar da bizdenmiş, yani her yer geç saatlere kadar açık ve yemek yemek için bir dolu seçenek mevcuttu.

Daha önceki araştırmalarımızdan biliyorduk nerenin en canlı olacağını, o yüzden akşam yemeği için direkt Skadarlija bölgesine yöneldik.

Burası hafif bohem bir havası olan, çok tatlı bir bölge. Her köşesinden rengarenk çiçekler fışkıran şirin restoran ve tavernalar ile dolu. Her birinden şahane müzik sesleri geliyordu. Hangisinde oturacağımızı şaşırdık, insan hemen hepsini denemek istiyor. Sırp müziğini pek bir sevdiğimizi fark ettik.

Güzel şarkılar eşliğinde Kapetan Koca Putuje restoranında kebaplarımızı ve cevapcici köftemizi yerken, ilk günümüzü güzel bir şekilde sonlandırmanın mutluluğunu yaşıyorduk.

Yemek sonrası ise bize biraz Karaköy’ün son yıllardaki halini biraz da Kadıköy’ün barlar ve restoranlar sokaklarını anımsatan bu bölgede yürüyüş yaptık. Zaten öyle çok da büyük bir yer değil ama çok güzel bir ambiyansı var. Halk sokaklarda dans edip eğleniyor, çok çok keyifli bir ortam.

Bu arada gördük ki, hem yemek yediğimiz restoranda hem de menülerini incelediğimiz diğer yerlerde fiyatlar oldukça uygun.

İlk günümüzü bu bölgeyi gezerek sonlandırıp, Belgrad’ın kalan kısmını keşfetmeye ertesi gün dinlenmiş olarak devam ettik.