KİTAP YORUMU: Bir Günah Gibi – Burcu Büyükyıldız

KİTAP YORUMU: Eleanor & Park – Rainbow Rowell
23/12/2015
Aşk Her Şeyi Affeder mi kitap
KİTAP YORUMU: Aşk Her Şeyi Affeder mi? – Burcu Büyükyıldız
09/10/2016
KİTAP YORUMU: Eleanor & Park – Rainbow Rowell
23/12/2015
Aşk Her Şeyi Affeder mi kitap
KİTAP YORUMU: Aşk Her Şeyi Affeder mi? – Burcu Büyükyıldız
09/10/2016

5 yıldız!

Ben bu kitabı çok sevdim… Hele Sarp ve Ela aşkını, onu çok ama çok sevdim… 5 yıldızdan fazlasını vermek mümkün olsa hepsi helal olsun derim Sarp ve Ela aşkına…

Hani bazı kitaplar vardır, yüzünüzde kocaman bir gülümseme yaratır. İşte bu onlardan biri oldu benim için. Karakterler, olaylar, anlatım, herşey çok güzeldi… Olması gerektiği gibi gitti yani… Belki 600 küsür sayfadan biraz daha kısa olabilirdi diye düşündüm bir tek. Belki de “Ay haydi aşk başlasın” sabırsızlığımdandı bu, kimbilir :)

Hikayemiz çok güzel, hatta bence peri masalı tadında. Çocukluğumun masallarının yetişkin romanı haline gelmiş şekli gibi.

Dedim ya yüzümde “kanarya yutmuş kedi sırıtışı” yarattı diye, işte insanın masal tadında bir roman okuyunca sanırım halet-i ruhiyesi ve yüzüne yansıyan ifade böyle birşey oluyor!


Gelelim hikayemizin ayrıntılarına. Ela annesiz bir ailede kendine hiç de iyi davranmayan erkek kardeşleri ve beklediği sevgiyi bulamadığı babası ile fakirlik sınırlarında bir hayat sürmekte. Abisinin kumar borcu yüzünden Hasan adında hiç de haz etmediği kaba ve tehlikeli bir adamla zorla evlendirilmek isteniyor. Çaresiz, ümitsiz ve korku içindeki bu güzeller güzeli kızımız ailesini korumak gibi bir derdi olmasa aslında pek de dişli biri ama burada eli kolu bağlı maalesef…

İşte yeşil gözlü esmer güzeli Ela…

Gelelim kahramanımız Sarp’a. Sanırım “kahraman” kelimesi kimseye bu kadar çok yakışmamıştı.

O bu romanın “kahramanı”…
O Ela’nın “kahramanı”…
O benim gönlümün “kahramanı”…

İşte kahverengi gözlü, yakışıklı Sarp’ımız…

Sarp, aslında Ela’yı fark ettiğinde hayatındaki boşluk duygusundan, birşeylerin hep aynılığından hatta eksikliğinden şikayetçi durumda. Ela’nın arkadaşı ile bir konuşmasına ve onun da hayatı ile ilgili birşeyin eksikliğini çektiği sohbetine tanık oluyor. Onun güzelliği ve duruluğu epey bir aklından çıkmıyor. Kendi duygularının ne olduğunu ve bu kız ile ilgili ne yapmak istediğini anlamaya çalışırken onu takip ediyor, araştırıyor, izliyor. Kendini anlamak için kendine zaman veriyor.

Ve sonra GEÇ KALIYOR!

Ela maalesef ailesi tarafından zorla o adamla evlendiriliyor ve kız adama teslim olmak istemedikçe dayak yiyor, hırpalanıyor… Kaçmak, kurtulmak istiyor…

Sarp’ın bir sözü var, en derinimden vurdu beni:


“Ben ona geç kaldım anne…”


Boğazımda kocaman bir yumru ile gözyaşları içinde okudum Sarp’ın annesi ile olan dertleşmesini, geç kalmış halini ona anlatırkenki çaresizliğini…

Dedim ya Sarp tam masal prensi kıvamında bir kahraman diye. İşte, kızımızı tutsak olduğu hayattan kurtarmak için delice ama bence kesinlikle çok nefis bir şey yapıyor Sarp.
Ela’yı kaçırıyor!

Onu kocası olacak o tehlikeli adamdan, o zorba ve bencil ailesinden kurtarmaya da o kadar azimli ki sormayın. Onu yaşamaya zorlandığı korkunç hayattan ilelebet kurtaracak delilleri bulmaya çalışırken, onun güvenliğini garantiye alana kadar onu serbest bırakmaya, geri göndermeye de hiç niyeti yok…

Kızımız bunu maalesef epey bir süre anlamıyor :) Bir zorbadan diğerine tutsak olduğunu düşünüyor önce. Epey bir huysuzluk yapıyor. Sarp ona ne kadar kibar, sıcak ve sevecen davranırsa davransın ona olay kolay güvenemiyor. Anlamıyor bir türlü Sarp’ın ona yardım etmek isteme nedenini. Arkasında kötü birşey, bir çıkar arıyor.

Sarp ile Ela’nın didişmeleri hem çileden çıkarıcı hem de sevimli. Ela’nın bu kadar zengin, bu kadar güçlü ve toplumda bu kadar saygın bir adamın kendisi ile ne derdi olabileceğini anlaması ve Sarp’ın samimiyetine inanması uzun sürüyor.

Sarp, belki de en çok bu itirafı ile dikkatini çekiyor Ela’nın:


“Yaptığım herşeyin nedeni sendin… Sen ve benim sana geç kalmışlığım…”


Ah be Sarp, senin gibi erkeklerden yüzlerce, binlerce olsa şu kötü dünyada keşke…


Sonrası mı? Onu da okuyun diyeceğim :)

Bu didişmenin nasıl bir aşka dönüştüğünü, Sarp’ın aşkının nelere kadir olduğunu, Ela’nın esaret dönemindeki o cadaloz ve hırçın kızdan nasıl da kıskanç ve aşık bir kadına dönüştüğünü o güzel satırlar arasında kaybolarak öğrenin, hissedin ve mutlu olun, çünkü mutlu eden bir roman bu…


Burcu Büyükyıldız birşey yazdığında ben artık onu kesin okurum, çünkü yazım dili güzel ve duyguları içimize işletebilmekte başarılı… Kitap bitince bıraktığı tat güzel…

Şimdi kendisine bu kitabı imzalattırdım mı benden mutlusu olmayacak :)

NOT: Kahramanımız Sarp, “Aşk Herşeyi Affeder mi” romanındaki Burcu ve Demir’in oğlu… Yani her iki romanı da okumaya niyetliyseniz önce onu okuyun, sonra bunu :)

Dilek Vidana Tavaşoğlu

#‎herkitapbirbaşkadünyayaseyahattir‬

İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi mezunu. İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Okutmanı. Öğretmenlik, çevirmenlik, editörlük, yazarlık hepsi denendi ama tabii yetmedi, sürekli yeni ve farklı bir şey yapma arzusu ile ortaya karışık aktiviteler eklendi. Tiyatro kurslarına gitmeler, dublaj dersi almalar, falan filan. Belki de Yay burcu olması nedeniyle haddinden fazla meraklı ve kesinlikle her türlü makul sınırın çok ötesinde gezip tozma, keşfetme delisi. Kendisi gibi gezgin ruhlu Hür Tavaşoğlu ile evli. Evli ama çocuksuz : ) "Bence tatil bana özel, biraz değişik, biraz da sürprizli olmalı" diyerek başladığı ve gezilerini anlattığı “Bence Tatil” sitesi Hürriyet Gazetesinin 2013 Bumerang Blog/Websitesi Yarışmasında birinci oldu. Öğretme ve anlatma meraklısı olduğu için her konuda ille de söyleyecek birşeyi var. O yüzden de bu sitede kendisinden sadece gezi yazıları değil, kah kitap yorumu, kah film veya dizi tavsiyesi de bulabilirsiniz, şaşırmayın.

Paylaşmak ister misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir