Çocuklarla Avusturya: Yaz ortasında kayak tatili ve çevre gezisi

Arabayla İstanbul’dan Polonya’ya – Bölüm 4: Varşova
22/07/2018
Boğaza nazır bir park: Emirgan Korusu
11/08/2018
Arabayla İstanbul’dan Polonya’ya – Bölüm 4: Varşova
22/07/2018
Boğaza nazır bir park: Emirgan Korusu
11/08/2018

Çocuklarla Avusturya

Yaz ortasında kayak tatili ve çevre gezisi – Gülru Baykan Arslan yazdı…

Kayak tutkunuysanız yani kışın kaymak size yetmiyor ve yazın da bu spora devam etmek istiyorum diyorsanız veya çocuğunuz performans kayağına gönül vermişse yani kayak sporuyla profesyonel anlamda, milli sporcu olabilmek hedefini de içinde barındırarak ilgileniyorsa dünyanın farklı yerlerinde ve farklı niteliklerde bulunan buzullardan bir tanesini yazın ziyaret etmek sizin için uygun olabilir.

BUZUL (GLACIER) KAYAK KAMPI

Oğlumun okulundaki beden eğitimi öğretmenleri ve kayak öğretmenleri tarafından performans kayağına uygun bulunmasıyla birlikte gündemimize gelen yazın Avusturya buzullarında antrenman amaçlı kayak yapmak, ailemin ve yakın çevremin daha önce hiçbir deneyimi olmadığı bir konuydu. Dolayısıyla buzul kampına giderken ne ile karşılaşacağıma dair de pek bir beklentim yoktu.

Herhangi bir geziye hazırlanırken her zaman yaptığım gibi önce internetten sonra çeşitli rehber kitaplardan Avusturya ve buzul (glacier) hakkında biraz bilgi topladım. Avusturya’ya yaklaşık 20 sene önce yine kayak için fakat kışın gitmiştim. Kayak merkezlerinin bulunduğu kasabalar ve sistemin işleyişi ile ilgili eski de olsa az çok bilgim vardı ama tabii ki de bu ülkenin yaz mevsiminde ziyaretçilerine nasıl güzellikler sunabileceği ile ilgili en ufak bir fikrim yoktu.

Buzul nedir?

En basit haliyle, buzullar, yıllar boyu karların üst üste birikmesiyle oluşmuş buz kütleleridirler. Dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan buzullar, üzerlerine kurulmuş tesisler ile özellikle yaz aylarında sadece kayakçıları değil hiking, dağ tırmanışı gibi çeşitli outdoor aktivitelerine meraklı sporcuları ağırlamaktadırlar.  Ama elbette ki buraları en çok kayak tutkusundan yazın da vazgeçemeyen kayakçılar ve Avrupa kıtasında yaşayan kayak takımları yaz antrenmanı için kullanmaktadır.

Buzulda kaymak demek buzun üzerinde kaymak mı demek?

Buzul deyince akla gelen ilk soru kayağın buzlu ve sert bir zeminde mi yapılacağıdır. Buzullar yüksek irtifalarda bulunduklarından gece düşen ısı ile sabahın erken saatlerinde oldukça sert bir zemin sunmalarına rağmen güneşin ısısıyla bu sert zemin çok kısa bir sürede yerini yumuşak ve pudramsı bir kara bırakmaktadır. Fakat öğle saatlerinde yükselen ısıyla karlar erimeye başlamakta ve pistlerin yüzeyleri sulu bir kara dönüşerek kayakçılar için tehlikeli olmaktadır. Bu nedenle de buzulda kayak sabahın erken saatlerinde başlayıp güneşin en tepede olduğu öğle saatlerinde son bulmaktadır. Zaten birçok tesis de öğle saatlerinden itibaren kapanmaktadır.

Kısacası yaz döneminde buzulda tüm gün kaymak mümkün değildir. Ama şansınız yaver giderse sizin kayak yaptığınız gün kar bile yağabilir ve o günkü kayak maceranızın tadı damağınızda kalabilir. Bunun yanında kayılacak piste ulaşmak için sarf edilen enerji ve zaman da hesaba katılırsa buzulda yapılan kayak maalesef sezon içinde yapılan kayağa göre biraz daha zahmetli ve ne yazık ki biraz daha az keyifli. Sayılan tüm bu olumsuzluklara rağmen, yumuşak karın yarattığı yumuşak eğimlerle buzullar özellikle kayağa yeni başlayanlar ve profesyonel olmak için eğitim gören kayakçılar için ideal alanlardır.

Sistem nasıl? Nasıl ulaşılıyor? Nasıl kayılıyor?

Yazın buzulda kaymak biraz zahmetli bir iş. Çünkü küresel ısınmanın da etkisiyle tüm dünyada artan sıcaklık değerleri Avrupa Alplerinde de zaten eskisine oranla az olan kar kalınlığını daha da azaltmakta ve kayılabilecek pistlerin sadece yüksekliği en fazla olan pistler olmasına neden olmaktadır. En yüksek irtifadaki pistte kaymak demek, dağın eteklerinden en tepeye ulaşmak demek ki bu da kaymaya başlamak için oldukça uzun bir yolu göze almak demek.  Örneğin, bizim durumumuzda, Kaprun’un merkezinde kalıp Kitzsteiner Buzulunun tepe noktasına çıkmak için (bir tek en tepedeki pistlerde kayılabiliyordu), kaldığımız pansiyon ile skipass’ı ilk defa bastığımız istasyon arasında yaklaşık 10 dakikalık bir araba yolculuğu yapmaktı. Arabadan sonra sırasıyla gondola, tekrar bir gondola veya telesiyeje (tesis hava durumuna göre bazen birini bazen diğerini açıyor), ondan sonra da tekrar bir gondola binip kayılacak piste ulaşılıyordu. Sonuç olarak, pansiyondan piste toplam süre (istasyonlardan birinde malzemeleri dolaplara bırakıp alma da dahil) 1 saat 15 dakikayı bulabiliyordu.

İkinci gondoldan sonra bir ana kamp alanı (base camp) bulunuyor. Dilerseniz burada dolap kiralayıp kayaklarınızı, ayakkabılarınızı ve kask, eldiven, sırt çantası gibi malzemelerinizi bırakabiliyorsunuz. Sırt çantanızın içine eşofman ve tişört koyup dönüş yolculuğunda ısınan havayla birlikte terlememek için kayak kıyafetlerinizi çıkarıp sırt çantanızda bir sonraki gün için geri getirebilirsiniz.

Bu kadar zahmetin sonunda karşılaştığınız manzara elbette ki paha biçilemez. Ayrıca Türkiye’de yazın herkesin kavrulduğunu düşünürken Alplerin tepesinde keyifle ürpermek gerçekten çok şımartıcı.

Skipass’ınızı okuttuğunuz ilk istasyonda açık pistler ve açık liftlerin listesini dijital bir panoda görebiliyorsunuz. Dolayısıyla bu aşamada yukarı çıkmaya değip değmeyeceğini de tekrar değerlendirebilirsiniz. Bizim gittiğimiz dönemde tabelada 5 pist açık görünüyordu.

Buzulda bazı bölgeler maalesef tamamen çıplak, yani karsız. Buna karşın bazı bölgelerde ise kar daha yoğun olarak birikmiş durumda. Avusturyalılar bu biriken karları kaybetmemek için üzerlerini özel bir örtüyle örterek koruyorlar ve sonra da gereken bölgelere bu karları taşıyorlar.

Yazın buzulda tişört ve şortla mı kayılıyor?

Yazın kayak yaptığımıza göre kıyafetimiz de yazlık mı olmalı diye düşünebilirsiniz. Örneğin tişört ve şortla kayabilir miyiz?

Böyle örnekleri pistlerde görmek mümkün ama daha gerçekçi olursak mevsim yaz da olsa 3029 metre yükseklikte hava ürpertici. Termal içlik ve üzerine kayak montu yeterli. Çok tempolu kayıyorsanız termal içliği tişörtle de değiştirebilirsiniz. Güneşli bir günde mont yerine poları da tercih edebilirsiniz ama yine de rüzgara dikkat; 2 saatlik bir kayağın sonunda göğsünüzü üşütüp öksürmeye başlayabilirsiniz!

Ayrıca hava her zaman bol güneşli olmayabiliyor da. Rüzgar her daim var; hatta bir gün o kadar şiddetliydi ki çocuklarımız liftler kapatıldığı için 2 saate yakın 2 lift arasındaki daha önce base camp olarak adlandırdığım yerde mahsur kaldılar. Neyse ki çocuk olduklarından pek endişelenmemişler ve kendi aralarında oyun oynayarak vakit geçirmişler.

Paylaşmak ister misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir