İsrail’de dinler ve kültürler arası bir yolculuk…
İsrail enteresan bir destinasyon ama tatile çıkarken ilk aklımıza gelen yerlerden biri değil genelde. Halbuki İsrail’in başkenti Kudüs, dünyanın en eski şehirlerden biri ve biliyorsunuz semavi dinlerden hem Yahudilik ve Hıristiyanlık hem de İslamiyet için çok önemli bir yer ve hepsine ait birçok dini, tarihi ve arkeolojik değerlere sahip. Hatta Kudüs’ten insanlık tarihinin başladığı ve dinlerin ortak ve kutsal mekanlarının bir arada olduğu “Kutsal Topraklar” diye bahsedilir. Tapınak Dağı ile Ağlama Duvarı Yahudiler için, İsa’nın öldükten sonra göğe yükseldiğine inanılan Kutsal Mezar (Sepulchre) Kilisesi Hristiyanlar için, Mescid-i Aksa ile Kubbet-üs-Sahra da Müslümanlar için kutsaldır. Dünyanın en alçak ve üçüncü en tuzlu gölü olan Lut Gölü, nam-ı diğer Ölü Deniz ise mineral kaynağı olması dolayısıyla özellikle sağlık ve şifa arayan turistleri cezbetmekte. Aşırı tuzlu oluşu dolayısıyla da yüzerken asla batmıyor olmanız onu daha da ilginç yapıyor elbette. İsrail’in ikinci büyük şehri Tel Aviv ise National Geographic dergisine göre dünyanın en iyi beş kumsal şehrinden biri. Canlı gece hayatıyla da insanı şaşırtan bir şehir; zaten o yüzden “Uyumayan Akdeniz Şehri” diye anılmakta.
İşte hep merak ettiğim ama henüz gidemediğim bu coğrafyaya sevgili arkadaşım Sevgin Kutay gitti, nefis bir tatil yaptı ve bana altı ay önce verdiği sözü nihayet tutup, İsrail’e yaptığı gezinin hikayesini bencetatil.com için yazdı. Sevgin Kutay benim dünya tatlısı bir meslektaşım; kendisi Yıldız Teknik Üniversite’sinde İngilizce Okutmanı. O da bizim gibi seyahati çok ama çok seviyor. Bu İsrail tatilini de tura katılmadan okuldan bir arkadaşı ile kendileri planlayıp gerçekleştirdiler ve bu şekilde yaptıkları ilk tatil olması gibi de bir özelliği var. Herşeyi kendileri ayarlamış ve planlamış olmaktan dolayı çok mutlular. Buradaki yakınlarından tutun da, orada tanıştıkları yerli halka kadar pek çok kişi tatil için orayı seçmelerine epey bir şaşırmışlar, ama bence iyi ki gitmişler çünkü hem çok mutlu oldukları bir tatil yaşamışlar hem de bakın bize anlatacak ne güzel bir hikayeleri olmuş 🙂
Haydi gelin bu enteresan tatil hikayesinin tadını çıkaralım ve İsrail’den Filistin’e kadar nereleri gezip görmüşler, neler yaşamışlar hepsini Sevgin Kutay’dan öğrenelim.
Kendisine bir kez de buradan bencetatil.com‘a verdiği bu güzel hediye için çok teşekkür ediyoruz. Umarız siz de en az bizim kadar merak ve zevkle okursunuz bu hikayeyi…
Dilek Vidana Tavaşoğlu
İsrail: Orta Doğu’da bir yaz… Sevgin Kutay yazdı…
İsrail’e tatil için gideceğimi söylediğimde bir çok kişiden aynı soruyu duydum: “Neden?”… Nedenini tam olarak bilmiyorum ama o coğrafya hep ilgimi çekmiştir. 2012’nin Mayıs ayında Pegasus’un, İstanbul –Tel Aviv seferlerini başlatması da benim için iyi bir fırsat oldu (bilet fiyatları THY’na kıyasla çok daha ucuzdu). Booking.com’da kısa bir araştırma yaptıktan sonra, biz de bir çok seyahat eden insan gibi ‘hostel’ dünyasını denemeye karar verdik, 2 kişilik odaları tercih ettik ve yerlerimizi ayırttık. İsterseniz cümbür cemaat de kalabileceğiniz seçenekler var 🙂
Sıcak bir Ağustos akşamı Ben Gurion havaalanına indik. Girişte, iki ülke arasındaki sorunlardan dolayı ve aşırı bir güvenlik takıntıları olduğu için bir problem yaşar mıyız diye düşünmedik değil! İlk pasaport kontrolünde hemen geçirmediler. Yaklaşık 15 dakika beklettikten sonra pasaportlarımızı verip gidebilirsiniz dediler. Bu arada pasaport kontrolü sırasında ‘dedenizin adını’ soran başka bir ülke var mıdır, bilmiyorum 🙂
Uçağımız indiğinde bir Cuma gece yarısıydı ve Şabat başlamıştı. Şabat, Yahudilerin kutsal günü ve Cuma güneş battıktan sonra başlıyor, Cumartesi yıldızlar çıkana kadar sürüyor. Bu sırada her yer kapalı, taksi dışında havaalanından Tel Aviv’e ulaşmanız mümkün değil çünkü otobüs, tren hiçbir araç çalışmıyor. Taksiyle, yaklaşık 25-30 dakika sürüyor şehir merkezine varmak.
İsterseniz önce İsrail’in Türkiye’den uzaklığına ve İsrail haritalarına bir göz atalım…
Tel Aviv
Tatilimizin ilk üç gününü Tel Aviv’de geçirdik. Burada Chef Hostel’de kaldık. Fiyatları son derece uygundu. Güzel bir bahçesi olan, her yaş grubundan, her milletten insanın geldiği ve çok merkezi bir yerdeydi. Ama Kudüs şehrinde kaldığımız hostel çok çok daha güzel bir yerdi: Jerusalem Hostel. Bu hostelin Tel Aviv’de de bir yeri olduğunu sonradan öğrendim, bir daha gidersem orada kalırım, o yüzden burada da söylemiş olayım.
Eski Yafa
Tel Aviv’i keşfetmeye Eski Yafa’dan (Old Jaffa) başladık.
Burada Osmanlı mimarisinin de eserlerini görebilirsiniz.
Tel Aviv sahili
Sahil tarafında çok lezzetli balık ve kalamar gibi deniz ürünleri yiyebileceğiniz lokantalar var. Özellikle domates salatası hayatımda yediğim en lezzetli salatalardan biriydi.
Yemek dışında, sahil boyunca resim galerilerine dönüştürülmüş eski hangarları gezebilirsiniz.
Ayrıca her yerde çok güzel graffitiler var, meraklısıysanız bu graffitilerden bir fotoğraf albümü oluşturabilirsiniz.
Tel Aviv yürüyerek keşfedebileceğiniz veya bisikletle gezebileceğiniz şehirlerden biri. Kıyı boyunca yürüyerek şehrin diğer ucuna, yani marina kısmına varabilirsiniz.
Bu tarafa giderken mayonuzu da yanınıza alın, kimbilir belki tüm sahil şeridini kaplayan plajlardan birinde günün yorgunluğunu atmak için bir deniz molası verebilir ve güneşin batışını izleyebilirsiniz.
Bir de pin pon oynamayı seviyorsanız, çantanıza raket ve topunuzu atın, takım kurup maç bile yapabilirsiniz.
Rothschild Caddesi
Tel Aviv’in en canlı, en hareketli caddesi sanırım Rothschild Caddesi. Kaldığımız hostelin sahibi Felix amca “Dünya bu caddeden yönetiliyor” demişti! Bu caddede iş yerleri ve gece oturabileceğiniz çok güzel kafeler bulunmakta. Hatta hepsinin menüsünde Türk kahvesi var, tek farkı su bardağında getiriyorlar 🙂
Tam ortada da iki tarafı ağaçlık, yemyeşil, sizi sahile ulaştıran bir yaya ve bisiklet yolu var. Bu yolu takip ederek, ağaçların arasından çok keyifli bir yürüyüşle şehri boydan boya gezebilirsiniz.
Rothschild ve marina kısmı dışında Tel Aviv’in benim gezdiğim diğer caddeleri ve sokakları son derece mütevazi dükkanlara ve yeme içme yerlerine sahip; fiyatlar da Avrupa ülkeleri gibi pahalı değil. Türkiye’den göç eden çok Yahudi olduğundan, döviz bürosundaki çalışandan, çantacı dükkanındaki amcaya kadar herkesin özellikle İstanbul ve İzmir başta olmak üzere Türkiye ile bir bağlantısı olmuş. İstanbul’un adını duyunca çok ilgi gösteriyorlar.
Gece hayatı…
Tel Aviv’in gece hayatını da bir gece hostelin düzenlediği bir organizasyonla Club Turu’na katılarak tattık. Burası aynı zamanda gece klüpleriyle de ünlü, ama saatlerce dans etmek istiyorsanız o kadar kolay değil! Kaldığınız yerin yetkilileriyle görüşün, bilgi alın çünkü isminizin önceden bildirilmesi gerekiyor. Kapıda yoklamayla içeri alıyorlar! Biz hostelde kalan Hollandalı ve Alman arkadaşlarla YaYa Club’a gitmiştik. Tel Aviv’e giderseniz buraya uğramanızı öneririm…
Kudüs (Jerusalem)
Tel Aviv, İsrail’in bir yüzü, Kudüs bambaşka bir yüzü. Çok etkileyici, çok büyüleyici bir yer. Kudüs’e, Tel Aviv’den dolmuşla ulaşabiliyorsunuz. Son durakta inip, hemen ana caddeye kıvrıldığınızda karşınıza Araplar’dan kalma eski ve çok güzel bir ev çıkıyor: Jerusalem Hostel. Zion Meydanı’nın tam ortasında, gece buram buram Kudüs havasını soluyabileceğiniz güzel balkonlu bir ‘ev’ burası…
Mea Shearim
Kudüs’te ilk olarak en dindar kesim olan Ortodoks Yahudilerinin mahallesi Mea Shearim’i dolaştık. Burası aynı zamanda en eski Yahudi yerleşim bölgelerinden biri.
Burada gezerken, dinlerin en tutucu kesimlerinin aslında ne kadar benzer hayatlar yaşadığını görebilirsiniz. Yanınıza omuzlarınızı ve kollarınızı açıkta bırakmayacak şekilde bir şal veya bir hırka almanızda fayda var.
Kudüs Eski Şehir Bölgesi
Zion meydanı İstanbul’un İstiklal caddesine çok benziyor. Tünel’e doğru yürüdüğünüzü farzedin, bir süre sonra Eski Şehre yani Old Town’a ulaşıyorsunuz. Burada Hıristiyan, Yahudi, Müslüman ve Ermeni mahalleri var. Dinler ve insanlar beraber yaşıyorlar. Sabahları ana giriş kapılarında turistleri içeride bilgilendirerek gezdirmek üzere rehberli ve ücretsiz tur grupları var. Bunlara katılabilir ve sonrasında kendiniz keşfetmeye devam edebilirsiniz.
Ağlama Duvarı
Ağlama Duvarı’na indiğinizde yine kapalı bir kıyafet giymeniz gerekiyor. Ağlama Duvarı, yani HaKotel HaMa’aravi, Yahudilerin kutsal saydığı Büyük Tapınak’tan günümüzde tek ayakta kalmış bölümü olan Batı duvarına verilen isimdir.
Özellikle akşam saatinde, güneşin batmasına yakın mutlaka orada vakit geçirin. Üç din için de çok kutsal olan bu eski şehirde çok değişik duygular hissediyorsunuz. Işıklar, gökyüzü, insanlar hepsi birbirine karışıyor…
Doğu Kudüs
İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın en büyük sebeplerinden biri de içinde Mescid-i-Aksa, Kubbet-us Sahra ve Kutsal Mezar Kilisesi gibi dini öneme sahip yapıların bulunduğu Doğu Kudüs bölgesi.
1967 yılında 6 Gün Savaşı sonrasında, 1948’de Ürdün’ün işgal ettiği bu kısmı İsrail ele geçirmiş. Filistin nüfusunun ağırlıklı yaşadığı yer, İsrail’e göre başkent, Filistin’e göre işgal edilmiş Filistin toprakları…
Bu bölgeye geçerken güvenlik noktaları var. Biz gittiğimiz zaman bu noktalar kapalıydı, ama kapalı çarşının giriş kapılarına benzer bir kapıdan, Filistinli bir dükkan sahibinin yol göstermesiyle bu girişlerde nöbet tutan iki İsrail askerine pasaportlarımızı göstererek ve ‘Fatiha’ okuyarak bu kısma geçtik. Ramazan olduğu için dünyanın her yerinden Müslümanlar buraya gelmişlerdi.
Burak Mescidi, Hz. Muhammed ‘in atı Burak’ı bağladığı, Mescid- i Aksa sınırları içinde kalan Yeraltı mescidi. Mescid-i Aksa’ nın içine Ramazan dolayısıyla sadece erkekler girebiliyordu, o yüzden biz giremedik 🙁