Kaşiflerin Lizbon’u…

Selanik: Bir ulusun geleceğinin doğduğu yer…
03/05/2014
Avrupa’nın en batı ucuna yolculuk…
18/05/2014
Selanik: Bir ulusun geleceğinin doğduğu yer…
03/05/2014
Avrupa’nın en batı ucuna yolculuk…
18/05/2014
Kaşifler Anıtı

Kaşifler Anıtı

Bencetatil.com bildiğiniz üzere seyahati seven, dünyayı keşfetmeye ve yeni yerler görmeye tutkun diğer gezginlerin de gezi anılarını yayınlıyor.

Sevgili Neşe Gülnar Erkman bizim yazılarını severek okuduğumuz ve gezi tecrübelerinden çok şey öğrendiğimiz bir gezgin. Yaptığı gezileri anlatırken bulunduğu şehre ve ülkeye farklı açılardan bakıp değerlendiren, gerçekten güzel detaylardan ve enteresan bilgilerden de bahseden bir gezi yazarı kendisi.

Neşe Gülnar Erkman 1951 İstanbul doğumlu, Erenköy Kız Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü mezunu. 23 yıllık öğretmenlikten sonra, 20 yıldır da gönüllü olarak Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde aktif bir şekilde çalışarak ülkemizin geleceğine güzel katkılarda bulunmaya devam eden son derece değerli bir insan.

Bencetatil.com’da bundan sonra kendisinin güzel gezi yazılarına ulaşabileceksiniz. İlk olarak en çok gitmek istediğimiz yerlerden biri olduğu için kendisinin Portekiz seyahatini seçtik. Umarım bu gezi yazısı size de Portekiz seyahati düşündürmeye başlar :)

Dilek Vidana Tavaşoğlu

Kaşiflerin Lizbon’u… Neşe Gülnar Erkman yazdı.

24 yıl önce bizi çok üzen bir ölüm haberi ile aniden geri dönmek zorunda kaldığımız Lizbon’a bu kez neşeli bir planla gidiyorum. Teklif 30 yıl önce öğrencim, şimdi en iyi dostlarımdan birinden geldi. “Hocam, ne olur birlikte bir gezi yapalım, Lizbon a gidelim!” fikri tarafımdan acil olarak değerlendirildi ve  Ocak ayında uçak bileti arayışları başladı. Avrupa’nın bu en uzak noktasına ucuz bilet bulmak ne mümkün, 750 Euro ile başlayan araştırma 550 Euro’dan daha aşağıya inemeyince üç gecelik bir organize tura yazılmak şart oldu. 3 gece 4 gün 499 Euro kabulümüzdür. Anti-tur anlayışım bu kez yumuşamak zorunda. Bu “tur” işleri benim gezi anlayışıma hiç uymuyor. 3 kez uçağın saati değişti, şehir merkezi diye bize sattıkları otel, bizim Avcılar gibi merkeze uzak bir bölgeye alındı. “Ne yapalım, metro var, biner gideriz” diyerek iyimser bir şekilde yola çıktık. Yol uzun, 5 saat uçuş kolay değil. THY nin yemekleri fena değil ama bir uçak dolusu yolcu iki WC nin önünde sıraya girince işler zorlaşıyor.

Dört yıldız olduğu iddia edilen otel, Lizbon’un kuzey bölgesinde,1998 EXPO fuarı için yapılan yeni bir yerleşimin ortasında. Son yıllarda millet olarak yıldız kalitemizi yükselttiğimizden beri artık yurtdışında da otel beğenmez olduk. Üç gün önce hayırlı bir iş için gittiğimiz Mersin’de kaldığımız  otelin dört yıldızı benim gözüme çok daha parlak gözüktü.

Gezmeye çok uygun, ılık bir havada vardık Lizbon Havaalanı’na. 1960’ların “betebe mozaik” döşeli, karanlık ve boş geçitlerinden geçerek tam bir saat süren pasaport kontrolü yordu bizi. Ekonomik krizin en üst seviyede yaşandığı ülkelerden olan Portekiz’de işten çıkarmaların çok olduğunu biliyoruz, bu nedenle pasaport kontrol memurlarının az sayıda oluşunu  hoş gördük. Otobüse binildi ve çevre yolundan Belem çevresindeki anıtlara doğru yola çıkıldı. Organize tur dedikleri böyle bir iş. Otele gidip bir el-yüz yıkayalım fikrine çok uzağız. Sabahın köründen beri yoldayız, 15:00’da indik uçaktan ve otele gece 21.00’de gireceğimiz söylendi. O zamana kadar gezdirecekler bizi. Otobüs UNESCO korumasındaki Jeronimos Manastırı’nın önündeki parkda yerini aldı, yarım saat buradayız. Benim neyime yeter yarım saat?

Jeronimos Manastırı
Jeronimos Manastırı
Jeronimos Manastırı
Jeronimos Manastırı
Jeronimos Manastırı
Jeronimos Manastırı

Paskalya ayininden yorgun çıkan kilise erkanı bugün dükkanı kapatmış. Vasco  da Gama’nın da mezarının olduğu manastırı dışardan görüp, bir koşu caddeyi yer altı geçidi ile aşarak Kaşifler Anıtı’na gidiyorum. Kocaman bir kadırganın burnuna yerleşmiş tüm kaşifleri selamlıyorum.

Kaşifler Anıtı
Kaşifler Anıtı
Kaşifler Anıtı
Kaşifler Anıtı

1497’de, biraz ilerdeki Belem Kulesi’nin olduğu noktadan yola çıkan Vasco da Gama, tüm zenginliklerin yolunu açan Hindistan’a giden “Baharat Yolu” nu keşfetmeseydi ,belki de bu yolların hakimi Osmanlı, elindekini avucundakini kaptırmazdı. Kanuni devrinde Hint Denizi’nde karşı karşıya gelen iki süper güç, ünlü denizci Piri Reis’in komutasında çok daha ileri hedeflere gidebilecekken , “kıskançlık” damarı kabaran bölge valisi tarafından geri çağrılınca Portekiz donanması nasıl da rahat bir nefes almıştır. 1500 yılında, Brezilya da sömürgeler zincirine katılınca, artık bu küçük imparatorluk, dünyanın pek çok bölgesini egemenliğine alan bir deniz imparatorluğu haline gelecek ve zenginlikleri başkente akıtacaktır. Gözüm saatte, aceleden kalbim yerinden fırlayacak. Kaşifler Anıtı’ndan biraz ilerdeki Belem Kulesi’ni ancak uzaktan görebiliyorum. 25 yıl öncesinde bir saat geçirmiştim bu kulede. Yeterli günümüz olsa, atlardım “15 nolu Tram”a, bir kez daha gelirdim buraya.

Paylaşmak ister misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir