3 günde Stockholm: İkinci Gün

Rüya gibi bir Portekiz gezisi: Bölüm 9 – Lagos
23/05/2020
Fener Balat Turu
Günübirlik Fener Balat Turu
29/05/2020
Rüya gibi bir Portekiz gezisi: Bölüm 9 – Lagos
23/05/2020
Fener Balat Turu
Günübirlik Fener Balat Turu
29/05/2020
Riddarholmen Adası

Riddarholmsbron Köprüsü üzerinden yürüyerek, Gamla Stan’a bitişik olan Riddarholmen isimli adacığa geçtik sonra.

Norra Riddarholmshamnen caddesine indiğimizde nefis bir manzara ile karşılaştık. Öğle sıcağında indiğimiz bu sahilde, bir dolu insan ellerine sandviçlerini ve şarap şişelerini almış, Evert Taubes Terrass üzerinde denize karşı keyif yapıyorlardı. Biz öğle yemeğimizi yemiş olduğumuza biraz pişman olduk hani :) Keşke biz de aynı şeyi yapsaydık diye düşündük. Artık bir dahaki sefere…

Bu sahilden bakınca ileride Stockholm Belediye Binası da görülmekte…

Kungsholmen Adası ve Belediye Binası

Sahilde biraz oturup manzaranın tadını çıkardıktan sonra, Kungsholmen Adasında bulunan Stockholms Stadshus, yani Belediye Binasına doğru yürümeye başladık.

Ofisler, konferans ve tören salonları bulunan bu bina aynı zamanda her yıl düzenlenen Nobel Ödül töreni sonrasındaki yemeğe de ev sahipliği yapıyor. Saat 10:00 ile 15:00 arasında saat başı rehberli turlar düzenleniyor, biz son turu kaçırdık maalesef. Bir de üstüne üstlük yağmura yakalandık burada.

Eğer gitmek isterseniz aklınızda olsun, erken gidin. Tur fiyatı yetişkinler için 120 SEK.

Yağmur durana kadar bir kafede oturduktan sonra, güneş açar açmaz tekrar şehir turumuza devam ettik. Bu sırada kameramıza takılan birkaç kareyi paylaşalım…

Gülümseten anlar

Bu arada gezerken ara sıra bizi gülümseten şeylere de rastladık.

Bu aşağıda gördüğünüz Rent A Husband servisi ne ola ki diye araştırınca gördük ki evde genellikle kocaların yaptığı tamir işleri için eleman yolluyorlarmış.

Yaratıcı bir isim bulmuşlar :)

Bu da bir kafenin önündeki tabela, biz çok güldük :)

Fotografiska

Bugün görmek isteğimiz yerlerden biri de dünyanın en büyük fotoğraf sergi mekanı olan Fotografiska idi. Buraya fotoğraf müzesi diyenler de oluyor ama aslında burası her yıl yirmiden fazla farklı serginin yapıldığı bir mekan. İçinde kitapçısı, hediyelik eşya dükkanı, restoranı ve fotoğraf galerisi olan bir kompleks. Fotoğrafların sergilendiği bölüme giriş ücretli. Sabah 09:00 ile gece 23:00 arası açık.

Buradan karşı yakaya bakınca ise Djurgården Adası görülmekte.

Södermalm bölgesinde olan Fotografiska’ya biz yürüyerek gittik ve çok yorulduk, o yüzden bir araç ile gitmekte fayda var.

Nytorget

Bir sonraki durağımız ise Nytorget oldu. Bir zamanlar şehrin dışında yer alan bu bölge, idam ve diğer cezaların uygulandığı yermiş. 18. yüzyılda çöp atık alanı olarak kullanılmış.

Sonrasında kraliyet üniformalarının dikildiği tekstil fabrikası ve işçi evleri ile canlanmaya başlamış bu bölge.

1700’lü yıllardan kalma tarihi evlerin bir kısmı halen korunmuş halde burada yer almakta ama çok da cazibesi olan bir yer değil.

Açıkçası biz tam beklediğimizi bulamadık bu bölgede ama sonrasında rast gelip girdiğimiz URBAN DELI restoranında yaptığımız şarap-peynir keyfi tüm yorgunluğumuzu unutturdu ve dolu dolu geçirdiğimiz günümüzü çok keyifli bir şekilde kapamış olduk.

Enteresan bir bilgi

Bize değişik gelen bir durum var burada, onu sizinle paylaşmak istiyoruz.

Burası gibi pek çok restoran, fırın vb yer nakit para kabul etmiyor, sadece kredi kartı geçiyor. Dolayısıyla bizim tavsiyemiz yanınızda limiti bol olan bir kredi kartınız olsun ve fazla döviz bozdurmayın boşuna.

Bizim başımıza ilk geldiğinde önce bu düzeni algılayamadık. Metro istasyonundaki küçük bir fırında, aldığımız bir kaç parça yiyeceğe karşılık hazırladığımız nakit parayı kasadaki hanım bir türlü almak istemedi. Aslında “No cash” şeklinde birkaç kez tekrar etmesine rağmen, bu tür bir uygulama daha önce görmediğimiz için olsa gerek, bir süre olayı idrak etmekte zorlandık, tabiri caizse mal mal baktık adeta :)

Bakery olayından sonra girdiğimiz yerlerde bu tabelaları görünce artık tecrübeli olduğumuzdan aynı komik durumlara düşmedik…

Stockholm Urban Deli

Ve ikinci günümüzü böyle güzel bir şekilde noktaladıktan sonra artık otele dönme vaktiydi.

Geceler bembeyaz olmasa da oldukça aydınlık buralarda. Enteresan tabii bizler için…

Stockholm

Otele giderken gördüğümüz ve üzerindeki murali çok sevdiğimiz bu fotoğrafı da ekleyelim buraya yazımızı bitirirken…

Stockholm
Son bir tavsiye:

Buralar kuzeyin memleketi, o yüzden Mayıs ayı sonunda gittiğimizde gördük ki gün içinde hem yazı hem kışı yaşayabiliyorsunuz. Öğle vakti yarım kollu tshirt yetti ama sabah ve akşam serininde kazak ve hatta mont gerektiği de oldu. Yani sırt çantanızda bir iki kalın giysi bulundurmanızda fayda var çünkü gün içinde 10-15 dereceye kadar hava değişikliği olabiliyor.

Stockholm turumuzun üçüncü gününün hikayesi, yani Djurgården maceramız çok yakında yayında olacak. Stockholm’deki gezilecek yerler arasında en efsane olanı da orası diyebiliriz. Yani takipte kalın, olur mu ??

Stockholm gezimizin ulaşım, konaklama ve eski şehir turu içeren ilk günkü hikayesini henüz okumadıysanız, buradan ulaşabilirsiniz. Efsane ada Djurgården’da geçen son günün hikayesi de bu linkte.

Dilek & Hür Tavaşoğlu

3 günde Stockholm: İkinci Gün

Stockholm Konaklama

Stockholm şehrindeki otel seçenekleri için bencetatil olarak bizim en çok tercih ettiğimiz online rezervasyon sitesini inceleyebilirsiniz.

Otel Ara

İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi mezunu. İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Okutmanı. Öğretmenlik, çevirmenlik, editörlük, yazarlık hepsi denendi ama tabii yetmedi, sürekli yeni ve farklı bir şey yapma arzusu ile ortaya karışık aktiviteler eklendi. Tiyatro kurslarına gitmeler, dublaj dersi almalar, falan filan. Belki de Yay burcu olması nedeniyle haddinden fazla meraklı ve kesinlikle her türlü makul sınırın çok ötesinde gezip tozma, keşfetme delisi. Kendisi gibi gezgin ruhlu Hür Tavaşoğlu ile evli. Evli ama çocuksuz : ) "Bence tatil bana özel, biraz değişik, biraz da sürprizli olmalı" diyerek başladığı ve gezilerini anlattığı “Bence Tatil” sitesi Hürriyet Gazetesinin 2013 Bumerang Blog/Websitesi Yarışmasında birinci oldu. Öğretme ve anlatma meraklısı olduğu için her konuda ille de söyleyecek birşeyi var. O yüzden de bu sitede kendisinden sadece gezi yazıları değil, kah kitap yorumu, kah film veya dizi tavsiyesi de bulabilirsiniz, şaşırmayın.

Soğuk bir kış günü İstanbul Kadıköy’de doğmuş. İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümü mezunu. Özel sektörde yönetici olarak çalışmakta. Çocukluğundan beri teknoloji düşkünü. Komşu bakkal Ata Amca'sının teybini ödünç alıp Sinclair Spectrum 48K bilgisayarına kasetten oyun yüklediği günleri halen hatırlayıp, teknolojinin bu kadar kısa zamanda ne kadar çok ilerlediğine bazen şaşırıyor. Hayatta olmazsa olmazı gezmek, seyahat etmek ve yeni yerler keşfetmek. Yurtdışına ilk çıkışı 30 yaşlarına yakın bir zamanda olduğu için hala hayıflanır ve belki de bu yüzden arayı kapatmak için zaman ve para elverdikçe o ülke senin, bu ülke benim dolaşmakta... Bencetatil.com’un sahibesi Dilek V. Tavaşoğlu ile evli. İki gezgin ruh bir araya gelince hem gezmek, hem de gezip gördüklerini anlatıp başka seyahat severlere aktarmak ortak tutkuları oldu.

Paylaşmak ister misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir